Sağlık konusunda küçük bir kesimin devamlı ilaçlara ve sağlık sektörüne kuşkuyla yaklaşmanız konusunda uyardığını görüyorsunuz. Diğer kısım da bunun bilimsel olmadığını, doktorlara ilaçlara koşulsuz şartsız güvenmek gerektiğine inanıyor. Canan Karatay'ın meslekten men cezası alması bana göre bu konunun önemini ve insanların ne boyutta fanatikleştiğini gösteriyor. Ben Aidin Salih hocamın Gerçek Tıp kitabını okuduktan sonra zaten mesafeli baktığım, modern tedavi yöntemlerinden umudumu kestim. Alternatif çözümleri hem onun kitabında, hem İbrahim Saraçoğlu hocamın programlarında bulabildim. İnsanlara alternatif tıbbın önemini anlatmaya karar verdim. Kortizonsuz bir egzama kremi olduğu halde, sgk'nın bunu değil kortizon içeren kremleri karşıladığını öğrenince üzüntüm bir kat arttı, üstelik bu kremi (coresatin pembe) internette forumlardaki yorumlar sayesinde buldum, çok şükür. Şifanın nerde olacağını Allah bilir fakat, moleküler biyoloji ve genetik okuyan bir insan olarak kimyasal ilaçların da aslında bitkideki etken maddelerin alınması veya sentetik olarak üretilmesi olduğunu öğrendim. Allah'ın yarattığı mucizevi bitkiler dururken, bitkisel ilaçları veya direkt olarak bitkiyi kullanmak gerektiğine inandım. Sentetik gıda ve ilaçların vücuda ne kadar faydası ne kadar zararı oluyor, daha çok tartışılmalıdır kanımca.
Konuma giriş yapayım artık, bende hamilelik döneminde, oğlumda 2,3 aylıkken egzama görüldü. Bunun sonucunda oğluma kortizonlu krem yazdılar, benim cildimdeki yaralar geçtiği için ilaç almadım. Oğlumun yüzüne sürmek için elim gitmedi, kortizonun bağışıklığı baskılayan bir ilaç olduğunu bildiğimden, kortizonsuz bir egzama kremi yok mu diye araştırdım, pek çok doğal yöntem denedim fakat çok şükür bir forumda okuyup coresatin kremi deneyelim dedim ve o kadar etkili oldu ki çok şükür. Bunun dışında sebeplerini araştırdım. Aidin hocanın internette kitabından alıntıları, röportajlarını dinledim. Belki zor bir dönemdi ama her şerde bir hayır vardır, ben de rahmetli Aidin hocanın ilmiyle tanıştım, kitabını satın alıp daha detaylı bilgiler edindim. Paketli yiyecekler, ilaçlar ve aşılar insan vücudunda nasıl tahribat yapar o kadar detaylı anlatmış ki, kendimde ve çevremde gördüğüm pek çok rahatsızlığın aslında yanlış beslenerek yanlış yaşam biçimine ayak uydurmaya çalışmaktan olduğunu anladım. Hocam özellikle oruç hakkında çok büyük şifa olduğunu açlık oruçlarıyla vücudun toksik maddeleri atarak kendini temizleyebildiğini yazmıştı. Kaza oruçlarımı tutmaya başladım, tam da Aidin hocanın dediği gibi aslında ağrıyan veya hastalıklı bölgelerimizde vücudumuz bizi iyileştirmek için çalışıyor ve oruç esnasında bu belirtilerin arttığını görebiliriz, bunu durdurmak yerine vücuda destek olmak en güzeli. Açlık, günümüz dünyasında korkunç gibi görünüyor bize evet, ben oğlumu emzirirken dahi oruç tuttum, çok zayıf olmadığınız sürece ciddi bir zararı olacağını düşünmüyorum. Bunun dışında yediklerimiz, evimize aldığımız yiyecekler dikkatle seçilmeli. Katkılı paketli gıdalar değil taze yiyecekler tüketmeliyiz. Hayat tarzımızı değiştirdiğimizde, bedenimizin de değiştiğini görmemiz çok uzun sürmeyecek. Bunun dışında böbrekler ve cilt hastalıkları arasındaki bağlantıyı da ilk kez Aidin hocamın kitabında okudum ve böbreklerim de arasıra nükseden ağrıyı düşününce bağlantıyı kurdum. Boşaltım yoluyla atılamayan toksinler cilt yoluyla atılmaya çalışılıyordu, terleme ve bu da yeterli olmazsa egzama, sedef gibi rahatsızlıklar. Yani bizim amacımız lokal olarak cildi tedavi etmekten çok hastalığın kaynağına inmek, iç organları dolayısıyla toksik maddeleri temizlemekti. Bitkilerden de destek görmek önemli bana göre, Aidin hocanın belirli programları var kitabında, oruç ve sonrasında yenilip içilmesi gerekenler mevcut. Ben henüz uzun süreli açlıklara cesaret edemedim. Fakat iyi gelen bitkiler arasında semizotu, ısırgan, limon, maydonoz, sarımsak var bunları sofranızdan eksik etmeyin. Onun dışında sarı ballıbaba adlı bir bitki aldım Saraçoğlu internet sitesinden, hatta ben başka bir çay istemiştim bu geldi şaşırdım, vardır bunda da bir hayır dedim, ne için kullanıldığını okudum böbrek rahatsızlıkları içinmiş, iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş :) Allah Aidin hocadan da İbrahim hocadan da razı olsun.
Sarı ballıbaba bitkisini her sabah demleyerek içtim, yüzümdeki egzamaların artmaya başladığı bir dönemdi, hızla azaldı ve şuan çok şükür iyiyim. Vücudumdaki toksik maddeler atılana kadar ve iç organlarım iyileşene kadar bu hastalıkların ara sıra nüksetmesi aslında korkunç birşey değil. Çünkü uzun yıllar boyunca yediğim hazır katkılı gıdalar, kullandığım kimyasal kozmetikler, saç boyaları bunlar elbetteki vücudumu, organlarımı tahrip etti, Ama çok şükür ki Allah her derdin şifasını vermiş yeter ki ümitsizliğe kapılmadan şifamızı arayalım, en zor zamanlarda dahi şükredelim bilelim ki bize ağrı veya acı veren şeyler dahi Allah'ın hikmetidir, bedenimizin iyileşmek için verdiği çabadır. Hepinize sağlıklı günler dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder